Keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir yetenek ve küçük bir tesadüf... Halk müziği ve arabesk denince ilk akla gelen isimlerden biri olan İbrahim Tatlıses’in (Şanlıurfa, 1952) efsanevi kariyeri, çalıştığı inşaatta şarkı söylemesini duyan bir prodüktörün onu önce Adana, ardından Ankara sahneleriyle tanıştırmasıyla başladı. Üç oktavı aşan geniş ses aralığına sahip tenor vokalini, benzersiz bir doğallıkta kullanarak ilk çıkışını Ayağında Kundura’yla yapan Tatlıses’in önlenemez yükselişi de böylece başlamış oldu. 70’li yılların ortalarında İstanbul’da sahne almaya başlayan sanatçı, soyadını ona armağan eden deneyimli arabesk müzisyeni Yılmaz Tatlıses’in desteğini arkasına aldı. Taşradan büyük şehirlere göç eden yüzbinlerce kişinin duygularına tercüman olan, acıyla bezeli şarkıları ve filmleriyle hem halk müziği hem de arabesk alanında önemli çalışmalara imza atan sanatçı, 80’li yıllardan itibaren televizyonun da hayatımıza girmesiyle birlikte sesini daha geniş kitlelere duyurmayı başardı. Bu dönemde Burhan Bayar ve Ali Tekintüre gibi türe yön veren saygın isimlerin şarkılarını da seslendirerek büyük beğeni kazandı. Plaklar yerini kasetlere bırakmış ve İbrahim Tatlıses artık milyonlarca albüm satan, attığı her adımla konuşulan, gazino programları tüm Türkiye’de kapalı gişe devam eden büyük bir yıldız haline gelmişti. Etkili yorumculuğu dünya çapında ses getiren Tatlıses, seslendirdiği ve yazdığı şarkılarında acıyı umutla besleyerek milyonların sesi oldu. Müzik endüstrisine yapımcı kimliğiyle de katkıda bulunan sanatçı, diskografisini çok izlenen TV programlarıyla birleştirdi ve Türkiye’de popüler müziğin unutulmaz simgeleri arasındaki yerini aldı.